Kalbe ilişkin doğuştan var olan yapısal bozukluklardan kaynaklı hastalıklar, doğuştan (doğumsal, konjenital) kalp hastalıkları olarak adlandırılır. Bu hastalıklar kalıtımsal olabileceği gibi genetik hastalıklara veya bilinmeyen faktörlere bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Bunlar arasında en yaygın görülenler; kalp kapakçıklarındaki yapısal bozukluklar, kalpteki delikler veya damar darlıkları gibi nedenlere bağlı olarak kalp dinlenirken üfürüm şeklinde ses duyulmasıdır. Tedavi seçenekleri hastadan hastaya değişmekle birlikte ilaç kullanımı veya cerrahi operasyonlar gerekli olabilir.
Çok yaygın şekilde görülen kalp ve damar hastalıkları arasında yer alan koroner arter hastalığı, kalbi besleyen damarlar olan koroner arterlerin aterosklerozu (damar sertliği) veya yüksek kolesterolden kaynaklı olarak damarlarda yağ plaklarının birikimi sonucunda tıkanması sonucunda gelişir. Bu durum kalp kasına yeterli oksijen iletilememesine ve daha ileri dönemlerde kalp yetmezliğinin gelişimine yol açar. Tedavisinde ilaç kullanımının yanı sıra koroner anjiyoplasti, stent uygulaması, minimal invaziv teknikler ve robotik cerrahi, bypass gibi uygulamalar yer alır.
Kalp ve damar hastalıkları veya birtakım farklı nedenlere bağlı olarak kalbin zarar görmesi ve vücuda ihtiyaç duyulan miktarda kanı pompalayamaması sonucunda kalp yetmezliği gelişir. Kalpte var olan doğumsal veya sonradan gelişimli yapısal bozukluklar, uzun süre devam eden yüksek tansiyon, kalp kapakçığına ilişkin hastalıklar ve kalp krizinin kalp kası üzerinde oluşturduğu hasar, kalp yetmezliğinin ortaya çıkış nedenleri arasında yer alır. Tedavisinde çeşitli ilaç türevlerinin yanı sıra kalp pili ve destek cihazlarının kullanımı, cerrahi tedavi yöntemleri ve kalp nakli gibi uygulamalar yer alır.
Kalpte doğumsal olarak var olan veya genetik faktörler, yaşlılık, ağır enfeksiyon gibi etkenlere bağlı olarak sonradan gelişen kalp kapak hastalıkları, kalp kapaklarının daralması veya kan kaçırması ile karakterizedir. Kapak hastalığı bulunan kişiler bazen yıllar boyunca herhangi bir belirti hissetmezken bazı kişilerde ise hastalık sürekli halsizlik, çarpıntı, tıkanıklık hissi ve çabuk yorulma gibi semptomlarla kendini gösterebilir. Tedavisinde kapağın onarımı veya değişimi, transkateter aort kapak replasmanı (TAVI), transkateter kapak tedavisi gibi klinik ve cerrahi uygulamalardan yararlanılır.
Vücudun en büyük atardamarı olan aort atardamarına ilişkin hastalıklar, aort damarı hastalıkları olarak gruplandırılır. Aort anevrizması (genişleme), damar tabakalarının yırtılması (diseksiyon), damarda tıkanıklık veya darlıkların meydana gelmesi en sık karşılaşılan aort hastalıklarıdır. Başlangıç evrelerinde tespit edilen aort hastalıklarında yalnızca ilaç kullanımı tercih edilebilirken daha ileri olgularda anjiyografi, stent uygulaması ve cerrahi onarım tedavilerinden yararlanılması gerekebilir.
Çok yaygın görülen ve birçok ciddi kalp hastalığının gelişiminde tetikleyici faktör olarak rol oynayan damar sertliği (ateroskleroz), damar çeperlerinde kolesterol birikimine bağlı olarak damarın sertleşmesi ve esnekliğini kaybetmesi ile gelişir. Sertleşen damar çeperlerinde içeriye doğru oluşan aterom plakları damarların daralmasına ve zamanla tıkanmasına, bunun sonucunda kalp krizi gibi ciddi akut tabloların gelişimine ve organ fonksiyonlarının bozulmasına kadar varabilen sorunlara neden olabilir. Tedavide ilaç kullanımı, yaşam tarzı değişiklikleri ve beslenme tedavisinin yanı sıra; minimal invaziv cerrahi ve bypass gibi cerrahi girişimler yer alır.
Tıbbi adı miyokard enfarktüsü olan kalp krizi, göğüste ortaya çıkan ani ve şiddetli ağrı ve sıkışma hissiyatı ile kendini gösteren akut tablodur. Erken müdahalenin hayati önem taşıdığı kalp krizinin oluşumunda sigara kullanımı, diyabet hastalığı, hipertansiyon gibi etkenlerin yanı sıra kalbin yapısal bozuklukları da rol oynar. Kalp krizi geçiren hastalara acil şekilde müdahale edilmelidir. Tedavide ilaç kullanımı ve gözetim gibi uygulamalardan, gerekli durumlarda ise cerrahi girişimlerden yararlanılır.
Kalp atışlarının düzensiz olması veya kalbin olması gerekenden farklı şekilde çalışması ritim bozukluğu veya aritmi olarak adlandırılır. Bu durum kalbin çok hızlı atması (taşikardi) veya çok yavaş atması (bradikardi), bayılma ve çarpıntı hissi gibi olumsuzluklarla kendini belli eder. İlaç kullanımı, kateter ablasyonu gibi elektriksel tedaviler veya aritmiye özel geliştirilmiş cerrahi operasyon teknikleri yardımıyla aritmi hastalarında tedavi uygulanabilir.
Ülkemizde ve dünyada en yaygın şekilde görülen kronik hastalıklardan bir tanesi hipertansiyondur. Yetişkin bireylerde sistolik kan basıncı 120 mmHg, diastolik kan basıncı ise 80 mmHg'nin altında olmalıdır. Tansiyonun sürekli olarak bu değerlerin üzerinde seyretmesi hipertansiyon olarak adlandırılır ve bu durum uzun vadede pek çok hastalığın oluşumuna yol açabilir. Bu nedenle tıbbi beslenme tedavisi ve gerekli görülmesi durumunda ilaç tedavisi ile kan basıncı normal aralıklara indirgenmeli ve kontrol altında tutulmalıdır.
Hastanemiz, Düzce'nin dört bir yanından gelen hastalar için son teknoloji kapsamlı bakım ve özel hizmetler sunmaktadır.
İnovasyon bilimi ile son teknoloji cihazlarımızla klinik tıp arasında köprü kuruyoruz.